Bu Blogda Ara

29 Mart 2017 Çarşamba

“BABALAR’’ ÖLMEZ

“BABALAR’’ ÖLMEZ

‘‘Babalar ölmez.” Babalar ölürse çocuklukta ölür. Babasız kalmak o dört harfe ömür boyu muhtaç kalmaktırKüçük yaşta babanızı kaybetmişseniz eğer hayat da çok büyük zorluklar sizleri bekliyordur.



Kavga ettiğinizde ya da başınız sıkıştığında koşup “Baba” diyebileceğiniz birisi yoktur. Sizi en çok koruyan, arkanızda duran o kocaman dağ yoktur. Çocukken pek varlığını hissedemezsiniz. Yaş büyüdükçe, sorunlar arttıkça ya da birisine ve ihtiyaç duyduğunuzda çok iyi hissedersiniz. Arkanızı yaslanmak istediğiniz o dağ yoktur.
Güç almanız gereken o nasırlı, şefkatli, güven veren o eller yoktur.
Tutacak dalınız, sıcaklığını hissedeceğiniz o eller yoktur.

Babasız büyümek yarım kalbe ve yarım kol gibi bazende yarım ayak, tek göz, tek kulak gibidir.
Nasıl yani; o bir tarafınız yoktur. Eksiktir kocaman bir boşluk vardır aslında. Baba kelimesi için neler verilmezdi ki, baba demek, baba çok şey anlatır aslında, anlayana ve bilene.


Adnan Zeki BIYIK ”Baban giderse” videosu izleyebilirsiniz.
Babaya ihtiyaç en çok büyüdükçe artar. Örneğin; babasız kalan bir çocuk hayatta baba kelimesi nedir bilemeyecek. “Baba param bitti, baba şuna ihtiyacım var, baba dayak yedim, baba okulda toplantı var diyemeyecek” okulda, iş hayatında, baban ne iş yapıyor denildiğinde “Benim babam vefat etti demek” kadar acı bir şey var mıdır?  
Ne zaman babamı düşünsem aklıma hep o şarkı gelir. Bana Bir Masal Anlat Baba.” 
Askere giderken onu götürecek kimse olmayacak, yemin törenine geleni olmayacak.


Geceleri kafanıza yorganı çekip hiç “Baba” diye ağladınız mı?
Yetim kelimesi nedir bilir misiniz? Herkesin acıyan gözlerle bakması, eve gelenlerin sofranıza oturmaması, herkesin gözünde korumasız kalmak, ama günler geçer o yetim çocuk büyür. Ama hep eksik büyür. Bir tarafı kırık, dökük, onun yaşındakiler sokakta topla oynarken o hayatın gerçekleri ile top oynamaktadır. Yani; çalışmak zorundadır.

Fatih KISAPARMAK türküsünde söylediği gibi; ”Cebinde yok parası, Bafra’dır sigarası, yüreğindedir yarası.”
Şebnem KISAPARMAK ”Babama Mektup”. Ağlatan mektubunu mutlaka dinlemenizi tavsiye ederim.
Babasız kalan bir kişi hem çocukluğunu, hem geleceğini kaybeder. Hep eksik hep yarım büyür. Siz siz olun babanızın değerini sağken bilin. Hayat size bir “Baba” kelimesini çok görebilir. Çünkü ölüm hep bizimle.



27 Mart 2017 Pazartesi

BÜYÜK DEVLETLERİN YIKILIŞI

BÜYÜK DEVLETLERİN YIKILIŞI

Yazıma başlamadan önce Uzm. Prof. Dr. Oktay SİNANOĞLU’ na ALLAH’ tan rahmet dilerim. Mekanı cennet olsun.


Uzm. Prof. Dr. Oktay SİNANOĞLU şöyle diyor; “1860’larda Osmanlı Devleti Dünyanın en büyük Devletlerinden biriydi ve dağılacağı felan da yoktu. O dönemde JAPONYA dan resmi görevli Istanbula geliyor, ve bakıyor ki bu tatlı su monşerleri bu sahte aydınlar aralarında, Fransızca konuşmaya başlamış manzara odur ki burası yakında dağılacak.”



Sinanoğlu bundan sonrasını şöyle anlatıyor. Bunu bana aktaran Türkiye uzmanı japon TÜRKİYE için ağlayarak “Bak” dedi şimdi de sizin Ülkeniz İngilizceden dağılacak. Ha şu da var. O zamanki monşerlerin, Fransızca konuşma modası Türk halka tabana kadar inmemişti.
Ve Tunus un aksine biz paçayı Fransızlardan kurtardık. Ama şimdi öz dilini bırakıp kendini İngiliz zannetme hastalığı tabana kadar indirilmistir. Istiklal savaşı yaptık ve memleketin bir kısmını kurtardık. Ondan sonra son 50 yıldır Amarikası, İngilizi ve buradaki yardakcıları gizli cemiyet üyeleri bu işi tabana doğru yaymaya başlamış tir.

Nasıl oluyor? Ne yazık ki Anadolu’nun kuş uçmaz kervan geçmez bir kasabasında bakıyor sun bir kahvehane, bir de bakkal dükkanı. Adam ikisinin üstünü ingilizce isim yazmış. Milleti bu hale düşürdüler. Bu hava millete kasten verildi. Bir takım yalanlarla yutturuldu.


Ve ne yazık ki Türkiye’nin en büyük kayıbı 19 Nisan 2015 de Sinanoğlunu kaybederek yaşadı. Kimi insan ismini bilmezken Dünya ona “Türk Einstein” diyordu.
Uzm. Prof. Dr. Oktay SİNANOĞLU‘nun yaşamı.


Mekanın Cennet olsun. Uzm. Prof. Dr. Oktay SİNANOĞLU.


TELEFON KILIFI

TELEFON KILIFI NEDİR ?

Telefon kılıfı vazgeçilmez aksesuar olarak yaklaşık olarak herkesin kullandığı darbe önleyici, çizilmeyi ve kaymayı engelleyen aksesuar olarak ele alabiliriz.

TELEFON KILIFI BASKISI?

Günümüz teknolojinin gelişmesi ile büro makinelerinin en gözdesi telefon baskısı yapabilen yazıcılar ile istediğiniz kılıf ve modele istediğiniz resmi bastırmak mevcuttur. Farklı fiyat aralığında baskılar olmakla birlikte sadece kısa süreli kullanım için uygundur. Yada sürpriz ve doğum günü hediyeleri için ideal hediyedir.

TELEFON KILIF YAPIMI ?



Telefon kılıfı yapımı silikon, sert silikon, ahşap, metal, kapaklı olmak üzere bir çok çeşidi vardır. farklı marka ve özellikte bulunan telefon kılıfları aslında birbiri ile benzer şekilde satılmaktadır. Evde sizde kendiniz farklı şekilde telefon aksesuarı yapabilirsiniz.

TELEFON KILIFI SEÇERKEN DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER ?

Kişi kendi zevk ve hobilerine göre farklı aksesuar kullanmaktadır. Fakat toplum olarak çizilmesin, düşünce bir şey olmasın diye daha sağlam ve kaliteli kılıflar tercih edilmekte. genellikle ince ve zarif gösteren silikonlar telefonun modelini bozmamak için yoğun bir şekilde talep edilmektedir. 45+ yaş üstü ise genellikle kapaklı kılıf tercih etmektedir. Veya emek gücünden çalışanlar yada telefonuna zarar gelmesin leke olmasın diye kapaklı kullananlar da mevcut. Güncel telefon kılıf aksesuarları telefon aksesuar piyasasını canlı tutmaktadır.


KIRILMAZ CAM

KIRILMAZ CAM NEDİR ?

Telefon camını düşük darbelerden koruyan, çizilmeyi engelleyen bir araçtır. Piyasa da farklı marka ve kalınlıkta bulunan darbe önceliyi esnek camlardır.

KIRILMAZ CAM NASIL TAKILIR ?


Kırılmaz cam kutusundan çıkarıldığı zaman Camın Yüzeyinde etiket 1 ve etiket 2 bazen ise sadece etiket 1 bulunmaktadır. Toz alma bandı da bulunmaktadır. fakat bazen içinden çıkmamaktadır. içinden 2 adet ekran silme bezi çıkmaktadır.  1 yazan ıslak 2 yazan kurudur.  Telefon ekranı 1 yazan yüzeyle sildikten sonra, 2 ile kurulanır. Kırılmaz camın yüzeyinde 1 yazan etiket çıkarılır ve telefon hizalama yapılarak yapıştırılır. Dikkat edilmesi gerek için de toz bırakmamak. bırakılırsa belli bir süre sonra kırılmaz cam toz aldığı yerden patlayacaktır.

KIRILMAZ CAM FİYATLARI ? 
İlk piyasaya girdiğinde çok yüksek fiyatlara satılan kırılmaz cam, günümüzde 10 TL den başlayıp 69.90 TL ye kadar fiyat aralığında satılmaktadır. Farklı firmaların farklı ürün ve özellikleri ile fiyat değeri konsada her bütçeye göre bulunmaktadır. Fakat  ortalama 30-35-40-45 TL ye satılan camla 10 15 TL ye satılan cam aynıdır. Ortalama 0.26 mml - 0.33 ml arasındadır. Paranızı çöpe atmayın.


18 Şubat 2017 Cumartesi

571 Hece 1453 Harf



İstiklal Marşımız 571 hece 1453 harften Oluşur. 571 Yılında Bir güneş doğdu İnsanlığın en yüce önderi, 1453 Yılında ise cennet mekan kumandan,  Fatih Sultan Mehmet Han İstanbul'u fethetti.
Görüldüğü Üzere Türk Dünyası için önemli iki tarih ile milli mefahirimiz, İstiklal Marşımız Arasında tam tamına bir tevafuk söz konusudur.

Her sözcüğü ayrı bir anlam taşıyan, savaşın acılarının, milli duyguların, kahramanlıkların on kıta içerisinde birleştirildiği marş. İstiklal Marşını her okuduğumda, millet kavramının, ulus kavramının ne kadar önemli diğer olduğunu anlarım. En önemlisi özgür bir kuş olduğumu hatırlatır bu marş bana.
Boynumun Bağlı olmadığını bayrağımın da sürekli dalgalanacağını haykırır. Ben İstiklal Marşı’nı onu okuduğumda, vatan uğruna neler verildiğini daha iyi anlarım.
Kanla boyanmış toprağımızın değerini bir ​​kez daha fark ederim benliğimin derinliklerinde. Ve diyebilirim ki; “Bu vatan uğruna insan, neyi Varsa; canı, cananı, malı, mülkü, aklı, fikri … Verebilmeli! Ölebilmeli torunlarına güzel dünyalar bırakmak uğruna! Ve ruhunu teslim edebilmeli yüzü koyun yerde yatarken mutlulukla.
İstiklal Marşı, Basit bir marş Değildir. Ya da “Yaşasın Kralımız, Kraliçemiz Çok Yaşa, Sultan Uğruna Canlar Feda” denmez bu marşta.
“Ben ezelden beridir hür Yaşadım, hür yaşarım. Hangi çılgın bana zincir vuracakmış şaşarım. Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner aşarım. Yırtarım dağları enginlere sığmam tasarım! ”  İşte İstiklal Marşı budur.
Her sözcüğü, her satiri, her kıtası o kadar büyük manalar taşır ki; Bir kez daha hatırlatır insana özgür olduğunu. Bir kez Daha hatırlatır insana şu an özgür yaşamasını kimlere borçlu olduğunu. Ve Bir kez Daha hatırlatır insana Türk olduğunu !
Türk milleti öyle bir millettir ki, asla boyunduruk altında yaşamaz. Hürriyeti sever, hürdür. Özgürdür! Emir almaz Kimseden. Ezdirmediği gibi kendisini başkasını da ezmez. Türk’ün milleti istiklalcidir. Ve istiklal uğruna her şeyini verebilir tek bir nebze şüphe duymadan.

“Ya İstiklal, Ya Ölüm” felsefesi Vardır kafasında. Ben İstiklal Marşı’nı okurken bu vatanın kurtuluşu canlanıyor zihnimde. Birebir o gündeymişim gibi bir ​​heyecan doluyor içime.
Cepheye cephane Taşıyan kağnılar başlarındaki anneler, kadınlar  ellerindeki her şeyi sonuna kadar askere veren Vefakar Anadolu Halkı! O annelerin, kadınların hakkını nasıl öderiz.
Bugün bu Ülkede Özgürlük, ayaklarınızda en pahalı ayakkabılarla gezerken hiç mi ? Vicdanınız hiç sormuyor mu onların giymeye çorapları var mıydı? Çıplak ayakla o kadar yolu taşı toprağı nasıl yürüdüler.  Yan Yana savaşıp yine yana yana şehit Olan Türk, Kürt, Çerkez, Arnavut, Arap, Alevi Sünni!  Ben İstiklal Marşı’nı okurken kelimelerin kifayetsiz kaldığı, anlatılamaz duygular yaşıyorum.

Ben milli marşımızı okurken biliyorum ki başkaları da marşımızı okuyor. O zaman anlıyorum Ve; Türk milleti tek yürek! İstiklal Marşı okunurken okul bahçesinde de onu zaman şu söz geçiyor aklımdan; Biz Tüm Türkiye’deki gençler olarak mirasına sahip çıkacağız. “Kısacası İstiklal Marşı, dönemin şartlarıyla hüzünlendiriyor beni. Savaşın gaddarlığına öfkelendiriyor. 
Ayrıca hür olduğumu hatırlattıkça kalbime bir huşu da kazandırıyor. O, on kıta denilip geçilmeyecek bir marş! O, Türk Milleti’nin başyapıtı! O, İstiklal Marşı…